12 Kasım 2010 Cuma

Ne zaman büyüdün sen oğlan?


Baya baya sohbet eder oldun bizimle, maşallah dil pabuçdan büyük....
Şaşıp kalıyoruz bazı bazı ettiğin laflara, büyümüş adam edasıyla konuşmalarına!
Keyifliysen, mutluysan işte o zaman hayat benim için anlamlı...
Durup durup sorduğun sorular; kendimi sözlüye kalkmış kara tahta başındaki öğrenci gibi hissetmeme sebebiyet verse de,
Dışarı çıktığımızda peşinden bizi ordan oraya sürükleyip dursanda,
Yaramazlık yaptığında "öjür dileyim anne" diyip bütün yelkenlerimi suya indirmeme sebep olmanla...
Sık sık "tesekküy edeyim" diyerek beni daha çok gaza getirmenle....
Hiç ummadığım bir anda sarılıp öperek bana dünyaları vermenle....
Ve zamansız olur olmaz isteklerinle...
"Şen buyda duy, şen gel, hadi şenle oncak oynayalım, bana bi şu vey" diye bi komutan edasıyla herkese emirler yağdırmanla...
"Şana küştüm" diye posta koyarak, dönüp arkanı gitmelerinle...
"Ben eykeyim eykek, benim adım yazz ete, eykekler yuj şürmez" diyerek noktayı koymanla
"ötöbüs, çöp kammonu, aaba ve motoy" lara olan aşırı ilgi ve alakanla...
Merhametli, sıcak kanlı, arkadaş canlısı, oyun delisi oğluşum seni çok ama çook seviyoruz...
Allahım seni korusun....
Bayramda işimiz var seninle bakalım bayadır yapamadığım senin de bir türlü kopamadığın o şeyi bitireceğiz, inşallah başarabilirsek yazacağım .....

27 Eylül 2010 Pazartesi

Zorlanmış Anne... ne yazar?

Sen hatırlamazsın kesin 3 yıl önce bugün tanışmıştık. Ne heyecan aman ne güzel duygulardı, acaba sen o zaman da bana bu kadar düşkünmüydün, yoksa büyüdükçe koparırmısın bağını bilemem! Bana dünyanın en güzel doğum günü hediyesiydin Allahımdan, hala da öylesin ya şüphesiz. O kadar korkuyorum ki sen büyüdükçe bu korku da çığ gibi beraberinde nasıl da büyüyorya şaşıyorum! Bana bu kadar bağlanmandan bile korkar oldum, Şöyle anne olmalıyım böyle yapmalıyım onu da ben yaparım bunu da ben hallederim diye hırpalanıp dururken acaba sana zarar mı veriyorum? İpin ucunu kaçırmış olmalıyım seni yanlış mı büyütüyorum ve bu çaresizlik! Sana zarar vermekten korkuyorum ve sonra bakıyorum da ben hiçbirşeyi beceremeyen zorlanmış bir anneyim aslında, Sen bugün tam 28 aylıkken ben de 28 aydır Anneyken daha ne çok başındayız aslında herşeyin ama ben niye bu kadar yorgunum!
Oğlum niye bu kadar huysuzsun, nerde yanlış yapıyorum sana daha nasıl davranmalıyım bilmiyorum? Parka gitmek için ayakkabılarını giydirirken gözlerimin içine bakarak "Anne mutlu ol" dedin ya ne büyük bir parça koptu benden bilemezsin aslında gülümsememi istiyordun ya da hissediyorsun bendeki değişiklikleri! Ben öksürürken "anne şen doktoy amcaya dit" dedin ya ardından ne güzel bir duyguydu o yaşadığım.... Ardından parkta bana yaptıkların, kaprisler.... benim geçirdiğim sinir krizleri, bacak kadar boyunla yaptığın eziyetler...
2 yaş sendromu dedikleri buysa bunun 16 sını 18 ini falan düşünemiyorum oğlum.....
En kısa zamanda toparlanıp bu durumu bi hale yola sokmak gerek diyorum inşallah bu günler de geçecek ya hayırlısı olsun diyorum hep Allah bu günlerimizi de aratmasın....

20 Eylül 2010 Pazartesi

Bu nasıl bir tutkudur?








Varsa yoksa aabalar,kammonlar, opodüsler..... Sen büyüyünce ne olacaksın oğlan? Şimdiden seni zor zaptederken, 18 ine varmadan araba anahtarlarını kaçırıp gidermisin acep? Gerçi belli boynuz kulağı geçer ya hani, bu yaşta bile çoğu değme şoförlerden iyi kullanıyorsun! İşimiz var senle yine de her açıdan....

16 Eylül 2010 Perşembe

GOKAY gitti.


Dayımız bugün itibariyle İtalya ya master a gitti. Dün akşam uğradık vedalaştık, Oğluş a durumu her ne kadar anlatlaya çalıştıysam da anladığını pek sanmıyorum. Oğlum bak dayı çoook uzağa gidicek onu uzuuun bi süre göremeyeceğiz tamam mı dedim. Anlam veremeyen bakışlar atarak yaramazlıklarına devam etti yine...

Neyse dayımızı özleyeceğiz soracağız gel diyeceğiz ilerleyen zamanlarda. Motor unu soracak yine, yolda giderken onun arabasının aynı modelini görünce "Gokay ın aabası" diye anımsayacak... Belki de "Gokay gitti aksam gelcek" diyecek. (Bizimle hergün işe gidip akşam gelme muhabbeti yaptığı için onun için gidenler genelde işe gidiyor ve akşam geliyor) Hatta sırf bu yüzden oğluş da artık bu aralar ben de işe gidicem akşam gelcem diye radikal kararlar alıyor! Duyuruyor "Abi oldum ben" (İşe gidebilmek için mühim bir basamak bu tabi!)

Sağlık olsun da hayırlısıyla gitsin gelsin, eğitim şart diyorum Gökaycım sonu da yok ama bea! Sıfırdan yeniliklerle dolu farklı bir dünya inşallah yolun hep açık olsun ablacığım.....

8 Nisan 2010 Perşembe

Nerden Başlamalı Bilmem Ki !...



Cık cık cık ne kadar ayıplıyorum kendimi! şu bloğa iki satır dahi bişey yazamaz oldum! Blogu da geçtim de kendi kendimle bile konuşamayacak haldeyim sanki bütün duyu organlarım kapalı da yaşıyorum işte idareten. Hep zorluyorum kendimi, günler günleri kovalıyor zaman bırak su gibi akmayı sele kapılmış da gürül gürül çağlıyor... neden böyleyim, kaldıramıyorum altta kalıyorum hep, yetişemiyorum hiçbirşeye anlayamıyorum!

Ne çok şükredilecek şey var oysaki, çok şükür sevdiklerim hayatta ve sağlıklılar, oğluşum da çok şükür büyüdü, iyice dillendi, 2 yaşını bitirdi, çoktan sünnetini de oldu en acelesinden, tatilimizi de yaptık geldik en koşturmacalı ve en ekşınından..... :) Daha ne istenir ki Allahtan!

6 Ocak 2010 Çarşamba

Sıfır kilometre adı gibi 10 numara bir yıl olsun.....

Ne zamandır düşünüyorum aslında sanırım doğumla beraber benim sinirlerimi de aldılar nedense daha sakinim aslında daha az mı sinirleniyorum bilemiyorum. Beni üzen, kıran, kızdıran bişey olduğunda gibip oğluş a sığınıp, ona sarılıyorum sımsıkı, kokluyorum... puff uçuveriyor herşey ne mutlu bana.... Annemin değerini daha çok anlıyorum...
Vee bununla beraber daha bi affedici oldum, daha kabullenici, insanlara anlam veremesem bile anlayışla karşılamayı öğrenmişim susuyorum, dinliyorum, söz gümüşse sükut altındır diyorum, susuyorum...
Herşeyi ben bilirim, ben yaparım, diye bi sidik yarışım da yok ne güzel herkes mutlu ben de mutlu.... Hırs yok hırs! haa olmalımı? aslında yerine göre evet olmalıydı ama yok napiim!


İyi insanlar çıksın karşımıza, diye dua ediyorum hergece.... Hayırlısı Allahtan herzaman, herşeyde... Her geçen yıl daha bir insan sarrafı oluyorum. İnsanları her nasıllarsa öyle kabullenip, öyle seviyorum beni de öyle sevsinler istiyorum... Haksız yere eleştirmeden, sinsi gözlerle bakmasınlar istiyorum, yapanlardan da uzak durmayı yeğliyorum....
Her geçen yıl daha bir büyüyorum. Hele de son iki yıldır oğluşla beraber ne de çabuk büyüdük, karşılıklı ne çok şey öğrendik birbirimizden...
Biletime hiçbir ikramiye isabet etmemesine rağmen hayatımızın, sağlığımızın, huzurumuzun, sağlıkla içilebilen bir bardak suyun bile değeri paha biçilemezmiş meğer.....
Herkes için mutlu birsürü yıl diliyorum.....