27 Mayıs 2011 Cuma

İYİKİ DOĞDUN CANIM OĞLUM....





















Ne zaman büyüdün, ne de çabuk geçti şu 3 sene... Artık okullu da oldun ya daha da bi büyük geliyorsun gözümüze... Yağız Efe bugün okulda kutlayacak doğum gününü arkadaşları ve öğretmenleriyle....Bu sene tam 3 kez doğum günü kutluyoruz yaşımız da 3 oldu ya ona sebep mi artık neyse! Çok kalabalık olacağımız için önden bir grup kutlama yaptık, bugün okulda ve önümüzdeki hafta da başka bir grup.
Aslında bugün benim de anneliğimin 3. doğum günü! Ne de olsa 3 senedir senin annenim... İyiki beni annen yaptın canım oğlum. Güzel bir ömrün olsun, Seni bana veren Allahıma da binlerce şükürler olsun.....

3 Ocak 2011 Pazartesi

2011 mi peeeehhhh.....


Vallahi sevmedim ben bu yılı! Zaten 11 rakamına oldum olası ayar olurdum, bi de çek bakalım 365 gün işin yoksa şimdi! Bu sene bakış açım bile değişti şu christmıs muhabbetlerine, bunak Noel babaya acayip kıl olmaya başladım mesela, Heryer süslü püslü, rengarenk, çam ağaçları evlerin baş köşelerinde çocuklara anlatılan boş ve gereksiz hediyeli zırvalıklar.... Daha geçen sene oğluşa koşa koşa noel baba kıyafeti alıp giydirerek hemen fotoğrafını çeken de yine bendim oysa ki! Şöyle bi düşündüm de o bunak bizim bayramlarımızı kutladı mı hiç bir kere bile olsa kurban kesti mi şimdiye kadar, peki oruç mu tuttu ramazanda, aradı mı kandillerde duyan, gören, bilen varsa söylesin.... Benim için de bundan böyle hırıstiyan zırvalığından başka bişey değildir öyleyse....

Ayrıca itiraz ediyorum geçmesin artık yıllar, yaşlar kutlamıyorum ben bu yeni yılı.... Yaşlanıyorum ama yaaa, zaten ne kadar ömrüm var sermaye ne kadar kaldı bilmiyorken heyo yaşasın 1 yıl daha yaşlandım diye hopbidik hopbidik gezecek halim de yok :( Neyse her ne kadar rakamlarını sevmesem de umarım herkes için iyi bir yıl olur....


Gelelim oğluş' a; 15 Kasım 2010 Kurban bayramının arefe günü itibarıyla emzirme olayımız resmen son buldu. Ben gerçekten hazırmışım ki zaten 2,5 yıl emzirerek baya bi abartmıştım bu muhabbeti bana hiç koymamakla birlikte oh ya şükürler olsun problem çıkmadı bile dedim. Ama oğluş hala yer yer aklına düşüyor olsa gerek ki eski samimiyeti kurmak için hamleler yapıyor :D Bu durum da artık zamanla unutulup gidecek diye düşünüyorum. Aslında 2,5 yıl emzirdiğim için hiç de fazla demiyorum karşılıklı olarak hazır hissetmek gerekiyormuş demek ki işin özü bu bence ağlatıp sızlatmaya gerek yok bir gün geliyor kendiliğinden bitiyor işte bu kadar, ha bana zor oldu o da ayrı ama olsun o da helali hoş olsun, yaramış olsun da yeter ki başka ne ister bir anne!

Tabi bu sefer de başka bir sıkıntı oluştu ki önceden emerek uykuya daldığı için şimdi de emzirme muhabbeti bittiği için uykuya dalışlar zorlaştı. Hatta yatakta uyumayı reddeder olduk o yüzden yatak hariç (bakınız yukarıdaki resimdeki gibi) değişik mekanlarda çok uyku gelip de sızar hale gelmeden uyuyamaz oldu bu oğlan. Oturma odasında, koltukta orda burda yatak hariç heryerde itinayla uyunur efenim.... Bakalım bu durumu nasıl aşacağız... hadi yeni yıldan beklentim de bu olsun, ha bi de şu tuvalet eğitimi olayı var, kreş e de göndermek lazım ona da alışacak ne de olsa değil mi bunları da bu yıl çözmek lazım. Dedim ya sevmedim ben bu 11'i pas geçsek de direk 2012 desek bunların hepsi gerçekleşirmiydi bi çırpıda!




12 Kasım 2010 Cuma

Ne zaman büyüdün sen oğlan?


Baya baya sohbet eder oldun bizimle, maşallah dil pabuçdan büyük....
Şaşıp kalıyoruz bazı bazı ettiğin laflara, büyümüş adam edasıyla konuşmalarına!
Keyifliysen, mutluysan işte o zaman hayat benim için anlamlı...
Durup durup sorduğun sorular; kendimi sözlüye kalkmış kara tahta başındaki öğrenci gibi hissetmeme sebebiyet verse de,
Dışarı çıktığımızda peşinden bizi ordan oraya sürükleyip dursanda,
Yaramazlık yaptığında "öjür dileyim anne" diyip bütün yelkenlerimi suya indirmeme sebep olmanla...
Sık sık "tesekküy edeyim" diyerek beni daha çok gaza getirmenle....
Hiç ummadığım bir anda sarılıp öperek bana dünyaları vermenle....
Ve zamansız olur olmaz isteklerinle...
"Şen buyda duy, şen gel, hadi şenle oncak oynayalım, bana bi şu vey" diye bi komutan edasıyla herkese emirler yağdırmanla...
"Şana küştüm" diye posta koyarak, dönüp arkanı gitmelerinle...
"Ben eykeyim eykek, benim adım yazz ete, eykekler yuj şürmez" diyerek noktayı koymanla
"ötöbüs, çöp kammonu, aaba ve motoy" lara olan aşırı ilgi ve alakanla...
Merhametli, sıcak kanlı, arkadaş canlısı, oyun delisi oğluşum seni çok ama çook seviyoruz...
Allahım seni korusun....
Bayramda işimiz var seninle bakalım bayadır yapamadığım senin de bir türlü kopamadığın o şeyi bitireceğiz, inşallah başarabilirsek yazacağım .....

27 Eylül 2010 Pazartesi

Zorlanmış Anne... ne yazar?

Sen hatırlamazsın kesin 3 yıl önce bugün tanışmıştık. Ne heyecan aman ne güzel duygulardı, acaba sen o zaman da bana bu kadar düşkünmüydün, yoksa büyüdükçe koparırmısın bağını bilemem! Bana dünyanın en güzel doğum günü hediyesiydin Allahımdan, hala da öylesin ya şüphesiz. O kadar korkuyorum ki sen büyüdükçe bu korku da çığ gibi beraberinde nasıl da büyüyorya şaşıyorum! Bana bu kadar bağlanmandan bile korkar oldum, Şöyle anne olmalıyım böyle yapmalıyım onu da ben yaparım bunu da ben hallederim diye hırpalanıp dururken acaba sana zarar mı veriyorum? İpin ucunu kaçırmış olmalıyım seni yanlış mı büyütüyorum ve bu çaresizlik! Sana zarar vermekten korkuyorum ve sonra bakıyorum da ben hiçbirşeyi beceremeyen zorlanmış bir anneyim aslında, Sen bugün tam 28 aylıkken ben de 28 aydır Anneyken daha ne çok başındayız aslında herşeyin ama ben niye bu kadar yorgunum!
Oğlum niye bu kadar huysuzsun, nerde yanlış yapıyorum sana daha nasıl davranmalıyım bilmiyorum? Parka gitmek için ayakkabılarını giydirirken gözlerimin içine bakarak "Anne mutlu ol" dedin ya ne büyük bir parça koptu benden bilemezsin aslında gülümsememi istiyordun ya da hissediyorsun bendeki değişiklikleri! Ben öksürürken "anne şen doktoy amcaya dit" dedin ya ardından ne güzel bir duyguydu o yaşadığım.... Ardından parkta bana yaptıkların, kaprisler.... benim geçirdiğim sinir krizleri, bacak kadar boyunla yaptığın eziyetler...
2 yaş sendromu dedikleri buysa bunun 16 sını 18 ini falan düşünemiyorum oğlum.....
En kısa zamanda toparlanıp bu durumu bi hale yola sokmak gerek diyorum inşallah bu günler de geçecek ya hayırlısı olsun diyorum hep Allah bu günlerimizi de aratmasın....

20 Eylül 2010 Pazartesi

Bu nasıl bir tutkudur?








Varsa yoksa aabalar,kammonlar, opodüsler..... Sen büyüyünce ne olacaksın oğlan? Şimdiden seni zor zaptederken, 18 ine varmadan araba anahtarlarını kaçırıp gidermisin acep? Gerçi belli boynuz kulağı geçer ya hani, bu yaşta bile çoğu değme şoförlerden iyi kullanıyorsun! İşimiz var senle yine de her açıdan....

16 Eylül 2010 Perşembe

GOKAY gitti.


Dayımız bugün itibariyle İtalya ya master a gitti. Dün akşam uğradık vedalaştık, Oğluş a durumu her ne kadar anlatlaya çalıştıysam da anladığını pek sanmıyorum. Oğlum bak dayı çoook uzağa gidicek onu uzuuun bi süre göremeyeceğiz tamam mı dedim. Anlam veremeyen bakışlar atarak yaramazlıklarına devam etti yine...

Neyse dayımızı özleyeceğiz soracağız gel diyeceğiz ilerleyen zamanlarda. Motor unu soracak yine, yolda giderken onun arabasının aynı modelini görünce "Gokay ın aabası" diye anımsayacak... Belki de "Gokay gitti aksam gelcek" diyecek. (Bizimle hergün işe gidip akşam gelme muhabbeti yaptığı için onun için gidenler genelde işe gidiyor ve akşam geliyor) Hatta sırf bu yüzden oğluş da artık bu aralar ben de işe gidicem akşam gelcem diye radikal kararlar alıyor! Duyuruyor "Abi oldum ben" (İşe gidebilmek için mühim bir basamak bu tabi!)

Sağlık olsun da hayırlısıyla gitsin gelsin, eğitim şart diyorum Gökaycım sonu da yok ama bea! Sıfırdan yeniliklerle dolu farklı bir dünya inşallah yolun hep açık olsun ablacığım.....

8 Nisan 2010 Perşembe

Nerden Başlamalı Bilmem Ki !...



Cık cık cık ne kadar ayıplıyorum kendimi! şu bloğa iki satır dahi bişey yazamaz oldum! Blogu da geçtim de kendi kendimle bile konuşamayacak haldeyim sanki bütün duyu organlarım kapalı da yaşıyorum işte idareten. Hep zorluyorum kendimi, günler günleri kovalıyor zaman bırak su gibi akmayı sele kapılmış da gürül gürül çağlıyor... neden böyleyim, kaldıramıyorum altta kalıyorum hep, yetişemiyorum hiçbirşeye anlayamıyorum!

Ne çok şükredilecek şey var oysaki, çok şükür sevdiklerim hayatta ve sağlıklılar, oğluşum da çok şükür büyüdü, iyice dillendi, 2 yaşını bitirdi, çoktan sünnetini de oldu en acelesinden, tatilimizi de yaptık geldik en koşturmacalı ve en ekşınından..... :) Daha ne istenir ki Allahtan!