5 Aralık 2007 Çarşamba

ÇUKUR


Bilerek mi yanına almadın giderken
başının yastıktaraktığı çukuru
Güveniyordum oysa ben sevgimize
vapur iskelesi ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar
Beni senin gibi bir de annem terketmişti ki göbeğimde durur
onun yokluğundan bana kalan çukur
Sunay AKIN

3 Aralık 2007 Pazartesi

Tembel Teneke

Evet kabul ediyorum tembellik ettim. Nicedir bloguma bişey yazamamış olmanın ezikliği içerisindeyim malesef. Ancak ve fakat ve hatta içimden gelemedi yahu.
Önce 15 gün almış olduğum raporla başladı bu tembellik hadisesi. Hayatımda ilk defa rapor aldım, iyi de oldu. İlk hafta ohh el ense bi yatmışım ki; zaten kendimi de iyi hissetmiyordum ve dinlenmeye acayip ihtiyacım vardı. Sabah rutin olarak karnımda çalan zillerden ötürü hiçbir sabah uyuyamadım doğru düzgün. Küçüğümün karnının acıkması kalk komutuyla bir oluyor ki benn benn çok uyuyan benn gözüme uyku girmez oldu. Annemlerde kaldığım zaman bile ev ahalisi sabah erken kalkışlarımı hayretler içerisinde bakakalmakla belli ediyorlar. :) Neyse raporluyken eşimin işe gitmesinin akabindeki kalkışlarımdan sonra kendimi mutfakta kahvaltı yaparken bulup, ardından televizyon karşısında hep el ense yaptım. Bolca dinlendim, kadın programlarını seyrettim, aldığım rapor da illa yerine ulaşsın diye nerden aldığım belli olmayan bir grip illeti de yakama yapışınca zaten yatış dan başka çarem kalmadı. Raporlu olduğum ikinci haftada ise gözüm açılmış olacak ki baya bi kirlenmiş olan eve temizlik için bayan çağırdım iyi de oldu bayadır aklımdaydı. Böylelikle dip köşe de temizlenmiş oldu bi daha ne zaman temizlenir Allah bilir! Şimdiden tekrar kirlendi bile. Efenim bu raporlu günler böylelikle bitti gitti ve tekrar mesai günleri başladı....
Aslında hep evde olmak da iyi bişey değilmiş ama sürekli işyerinde olmak da iyi bişey değil canım. Bence bu tatil günleri düzenlenmeli. Mesela bayanların istediklerinde işe gelmeme hakları olmalı. Bu hak tabi ki suistimal edilmemeli mesela akşam misafirin mi geldi kardeşim haa tamam işte ertesi gün işe öğleden sonra gelebilmeliler. Haftada 2 gün öyle yarım gün opsiyonları olsun ne var yani noolacak şimdiye kadar bu memurlar, çalışan bayanlar hep saaatinde geldi de ne oldu? Ülke hep aynı ülke değil mi!
Neyse nitekim bayadır işyerindeyim, çok şükür bulantılar azaldı baya. Kendimi daha iyi hissediyorum iştahım arttı. Kilo aldım, hatta artık göbeğim bile var :) Küçüğüm de büyüyor :D
Günlerdir aklımda kalan ve çok etkilendiğim görüntüyü bir türlü unutamıyorum. Geçtiğimiz cuma günkü haberlerde seyrettiğim Ispartada düşen uçağın görüntülerini seyrederken çok garip duygular yaşadım. Başlarına geleceklerden habersizce güvenlik kontrolünden geçen insanların son görüntüleri. Annesinin kucağındaki Ceren bebek di beni en çok duygulandıran. Pembe montu vardı üzerinde öperek uğurlamıştı sevdikleri onu. Orda farkettim anne olmak ne kadar zor bişey uçak düşerken Cereni annesi kim bilir nasıl sıkı sıkı tutmuştu. Sonra kaza alanında Ceren bebeğin Anneannesini gösterdiler ağlayarak o da evladını arıyordu. Allah korusun dedim Allah kimseye hiçbir anneye evlat acısı yaşatmasın dedim. Dua ettim Allahım ne olur bana da yaşatma...

6 Kasım 2007 Salı

fış fış kayıkçı, kayıkçının küreği, pıt pıt atar yüreği...

İlk Dr Muayenesi 26 Eylül
İkinci Dr Muayenesi 8 Ekim
Üçüncü Dr Muayenesi 31 Ekim
Dördüncü Dr Muayenesi 15 Kasım (ikili tarama testi)
Beşinci Dr Muayenesi 14 Aralık (üçlü tarama testi)
Ayrıntılı Ultrason 25 Aralık
Amnionsentez 26 Aralık
Altıncı Dr Muayenesi 2 Ocak
Yedinci Dr Muayenesi 16 Ocak
Sekizinci Dr Muayenesi 12 Şubat
Şeker Yüklemesi 15 Şubat (25+0)
Dokuzuncu Dr Muayenesi ve Üç Boyutlu Ultrason 06 Mart 2008
Onuncu Dr Muayenesi 01 Nisan
Onbirinci Dr Muayenesi 23 Nisan
Onikinci Dr Muayenesi 5 Mayıs

(Bunları unutmamak için her gittiğimde yazmaya karar verdim o yüzden yazıorum.)



Son doktor kontrolü sanki bizi birbirimize daha da yaklaştırdı ilk göz teması diyebiliriz. Çok tatlıydın. Şimdiye kadarki kontrollerde sadece bi kese görüyorduk ama artık kafan vücudundan ayırt edilir şekilde belirgin. Kolların, bacakların belirmeye başlamış ama hala küçücüksün 2,5 cm :)) İnanılır gibi değil o kadar küçük olmana rağmen hareket ediyor, sanki sana baktığımızın farkındaymışcasına hop oturup hop kalktın. Bi an içerde kendi kendine tek kale maç fln yapıyosun sandım. Doktor bakın bakın kafa atıyor dedi. :)) Küçüğüm kalbin de pıt pıt atıyor çok net, Kalp atış sesini yakın bi zamanda bize dinletecek doktor teyzen şimdilik biz sadece görebildik. Kimbilir orda neler yapıosun! Seni burda merak eden ve bekleyen birsürü insan var. Şu an için ilk merak konusu kız mı olacak erkek mi olacak kaosu!
Bu hafta 11. haftanın içindeyiz. Hatta bugün itibariyle (10+4) Hala bulantılarım devam ediyor ama daha seyrek devam ediyor diyebiliriz. Artık iştahımın açılmasını vee çook yemek yemeği hayal etmeye başladım. Ama soğana hala tahammül edemiyorum :)) Sanırım soğanı sen de sevmeyeceksin. Ha bi de sabahları erkenden uyanıyoruz seninle benim karın gurultularım, mide kasılmalarım derken kalkıyoruz o arada bişey ağzıma atıp yersem iyi miğdem bulanmıyo. Şayet bişey yemez ve tekrar yatarsam ondan sonraki kalkış banyoda biraz şiddetli miğde bulantılarıyla bi süre devam ediyor. Bunu da bu hafta keşfettim diyebiliriz.
Ha bu arada baban mı iyi walla ne yapsın hergün karnımın şişip şişmediğinin analizini yapıyor. Canım bişey istese ortalığı velveleye verip sağır sultana bile söylüyor. Dün baya bi çilek arayıp sordu ;) Ama bulamadı.
Ben kız ya da erkek mi olacağından ziyade kime benzeyeceğini merak ediyorum aslında. Seni hayal etmeye çalışıyorum. Sağlıkla gel yanımıza bebeğim...

9 Ekim 2007 Salı

Neler Oluyor Bana!

Yi-ye-mi-yo-rum, Açım, ama yemek yiyemiyorum. Çok şükür öyle yatak döşek yatacak bi halim yok ama bi tuhafım işte ağzımın tadı yok, canım bişey yemek istemiyor, bişey yapmadan öyle hep uyumak istiyorum, HERŞEY KÖTÜ KOKUYOR, bööğ... Acaba hamilemiyim? :)))) Ayrıca içimde kopan fırtınalar da cabası kendimi çok mutlu ve huzurlu hissederken birdenbire cinayet filmlerinden fırlamış gibi oluyorum. Herkese bişey söyleyesim var tırnaklarım çıkarılmaya hazır bekliyorum. Sanırım hormon dengem allak bullak oldu! Bir de dün apar topar doktora gitmemi sağlayan ve bacaklarım ve ayaklarımda çıkan kırmızı lekeler ve onların uyuz edercesine kaşıntıları... Çok şükür önemli bişey yok dedi doktor da rahatladık. Sonra onu yine gördük ve daha da rahatladık. Küçüğüm ordaydı. Şu an taslak aşamasındaymış çok küçük olduğu için ona küçüğüm diyorum (bi kesenin içinde küçücük bi gölge şimdilik) Doktoruma göre kendimi ne kadar kötü hissedersem küçüğüm o kadar iyiymiş. Belirtilerin olması demek gebeliğin normal seyrinde ilerlediği anlamına geliyormuş. Yani midem bulanıyorsa ve herşey kötü kokuyorsa sanırım şükretmeliyim :)) Şükürler olsun ki herşey normal görünüyor. Bakalım ilerleyen günlerde bizi neler bekliyor! 3 hafta sonra tekrar doktora gideceğiz Şimdiden bu 3 hafta ne zaman geçecek diye sabırsızlanıyorum. O zamana kadar uyusunda büyüsün niiinniiiiii.....

2 Ekim 2007 Salı

POZİTİF

Daha önce de bahsetmiştim ya Eylül ayının güzelliklerinden evet bu seneki Eylül hepsinden farklı geçti. Şimdiye kadar aldığım en güzel doğum günü hediyesini de beraberinde getirdi. Sanırım artık hayatım değişip farklı bi ivme kazanacak! Şu anki duygularım biraz karışık korku, endişe, mutluluk ortaya karışık bişey işte... :) Şu an 6. haftadayız İnşallah sonuna kadar sağlıklı bi şekilde problemsiz yürütürüz. Şimdiden onu çok seviyorum

26 Eylül 2007 Çarşamba

Hoşçakal 27, Hoşgeldin 28 :))

Acısıyla tatlısıyla bitti bi yaş daha :) Hoşgeldin 28 (ama ben biten yaşı söyliycem zaten doğrusu da o değilmidir! :)) 27 )

20 Eylül 2007 Perşembe

EYLÜL ve MEVSİMLERDEN SONBAHAR...

Bazı güzellikler vardır ki mutlaka yaşanmalı ve paylaşılmalıdır! Yaşamın bir amacı da bu değilmidir zaten? Biz insanlar her gün daha iyiye ve daha güzele sahip olmak için çabalarız, bu çabayı yarın hiç olmayacakmış gibi bugünden tadını çıkara çıkara yaşamak gerektiğine inanıyorum. İşte Eylül ayı da benim için öyle. İnsanların çoğu tatillerini bitirip dönerler, Her hafta sonu evlenen insanların sayısı azalır, hatta biter evlilik sezonu da bi süreliğine tatile girer:) Havaların ne çok sıcak, ne çok soğuk olduğu aydır Eylül ayı; istediğini giyebilirsin, kavurucu sıcaklardan sonra Eylül ayında mutlaka yağmur yağar (gerçi henüz yağmadı ama ya-ğa-cak), ki bununla beraber susuzluk problemi de bi nebze olsun ortadan kalkar ve "Toprak" ne güzeeel kokar. Ağaçlar da Eylül de bir başka güzeldir dökülen yapraklar ne muhteşem bi görüntüdür.
Bütün televizyon kanallarında sevilen, beklenen diziler sezonu açar ve bu akşam tv de ne izlesek derdi ortadan kalkar :) Ayrıca mağazalar inanılmaz indirime girer ki bu benim büyük bir heyecanla beklediğim olaydır. Okullar açılır. (eeee okullardan sana ne demeyin bütün yaramaz veletlerin patırtıları bi nebze olsun kesilir) Efenim benim doğum günüm de bu aydadır (hatırlandıysam güzel mesajlar ve telefonlar, şanslıysam da birkaç hediye alırım) ;))
Eylül ayı kapıda bekleyen kışın habercisidir, toparlanmanın hazırlık yapmanın ayıdır. Temizlikler yapılır, çekmeceler düzenlenir, fazlalıklar atılır yerlerine yenileri alınır.
Akşam yemeklerinde mutlaka çorba pişirilir, turşular kurulur, salçalar, reçeller kaynatılır.... Akşamları çay demleyip tv karşısında keyif yapılır. Daha ne diyeyim seviyorum ben Eylül' ü.....

13 Eylül 2007 Perşembe

Hoşgeldin 11 Ayın Sultanı RAMAZAN...


Ramazan demek; Bolluk demek, bereket demek, şahane yiyeceklerle dolu kalabalık iftar sofraları demek, Büyükleri tek tek arayıp, Ramazanlarını kutlamak demek, kayıpları unutmayıp en güzel duaları onlara yollamak demek, Fakirlere - Hastalara - Muhtaçlara yardım etmek demek, paylaşmak demek, hayattaki unutulmak üzere olan şeyleri tekrar hatırlayıp daha iyi benimseyebilmek demek; İç dünyana daha çok zaman ayırıp kendinle hesaplaşman demek, İyi huylarınla-kötü huylarını karşıklı kefelere koyup tartmak demek, Neleri abarttığını, kimleri kırdığını, kimleri üzdüğünü, ne için üzdüğünü ya da üzüldüğünü düşünmek demek, Sabır demek, Ne kadar sabırlı olduğunu anlayabilmek demek, Kimlere nasıl davrandığını, hayatın para kazanmak ve bişeylere sahip olmaktan ibaret olmadığını anlayabilmek demek, bu dünyada ne olduğunu ne kadar olduğunu görebilmek demek...


Çok mutlu ve huzurluyum gerçekten İnşallah bu güzel ayı hepbirlikte güzelliklerle geçiririz. Ve Allah yine tekrarını nasip eyler inşallah....


Herkese Hayırlı Ramazanlar....




10 Eylül 2007 Pazartesi

Çok soğuk ama bir o kadar da hızlı geçen bir haftasonu

Soğuktu; kavurucu sıcaklardan sonra Ankara uzun zamandan beri hasret kaldığı serinliğe kavuştu. Kavuştu ama biz o kadar da hazırlıklı değildik. Yani en azından ben değildim. Meteorolojinin günler önceden hava sıcaklıkları düşecek uyarılarına pek kulak asmamış olsam gerek ki bu hafta sonu inanılmaz üşüdüm. (umarım hasta olmam!) Ama benim de kendime göre sebeplerim vardı tabi... Ne mi? Anlatiyim;


- 08 Eylül 2006 Cumartesi günü çok sevdiğimiz arkadaşlarımız Onur & Feyza'nın Nikahı, akşam da Düğünleri vardı. Nikah kapalı salonda gayet sıcak bir salondaydı. Fakat akşam ki düğünlerinde uzun zamandan beri hissetmediğim kadar üşüdüğümü hissettim ne üşümesi donduuum. Gecenin sonlarına doğru ellerimi, ayaklarımı ve hatta çenemi hissedemez haldeydim. O halde bile inatla masanın etrafında, hatta oynaya oynaya pistte bir elimde fotoğraf makinesi, sırtımda misafirlere üşümemesi için verilen şalla bi o yana bi bu yana şuursuz bi şekilde koşturdum. Soğuk olmasına rağmen çok güzel ve keyifli bi düğündü. Onur & Feyza'ya bir ömür boyu mutluluklar diliyorum.... Ağızlarının tadı hiç bir zaman bozulmasın :)

- 09 Eylül 2006 Pazar günkü üşüme maceramız da piknikte geçti. Ama cumartesi gününden farklı olarak yanımızda montlarımız ve üşüdüğümüzde içinde oturabileceğimiz arabalarla gittik. Önce Kızılcahamam- Soğuksu'ya gittik fakat 8 büyük, 4 bebekle Kızılcahamam daki piknik alanının biraz meyilli olmasından dolayı pekde bize göre olmadığını düşündük ve tekrar arabalara binip Çamlıdere' ye doğru yol aldık. Hemen mangal yakıldı, salatalar yapıldı, karpuz kesildi, Sıcacık Çıtır Ekmekler çıkarıldı, Semaverde muhteşem çay demlendi (en sıcak ve keyifli yanı da oydu zaten) :))

Çok keyifli, jet hızıyla geçen iki günün ardından tekrar pazartesi oldu ve işe başladık. Bu hafta da umarım herkes için çok güzel bir hafta olsun hem Eylül ayının, hem de yaklaşan Ramazan ın güzelliklerini yaşayın :))

7 Eylül 2007 Cuma

onun adı SEZEN


o bir yanlız, o bir kendine has
önlenemez, durdurulamaz
o hepimizin efendisi
elinden kalbi olanlar kurtulamaz

o bir özgür, o bir kahraman
dün, bugün, yarın, herzaman...
o bir kural yıkıcı, yasak delici
onun adı SEZEN, gerisi yalan.



Ewet dün gece çok güzeldi. Sezen ve şarkıları.... Birbirini tanımayan farklı insanların aynı şarkıları hepbirağızdan sallanarak söylemesi inanılmaz bir büyüydü. Keşke daha önlerden bilet alabilseymişiz.




6 Eylül 2007 Perşembe

Kocaman Bir MERHABA.....


6 Eylül Perşembe :) veeee artık benim de bir blog' um var. Uzun zamandır yapmak isteyip fakat çeşiiit çeşit sebeplerden ötürü bir türlü başlayamamıştım. Kısmet bugüneymiş. Amacım hayatımla ilgili şeyleri ya da aklımda olanları yazıp insanlarla paylaşmak, belki de şu kısacık hayatta kalıcı bişeyler bırakmak! İnşallah amacıma ulaşırım! Hadi bakalım hayırlı uğurlu olsun ;)